Sultan
İkinci Abdülhamîd Han’ın kızlarından Ayşe Osmanoğlu, Hâtıralarım isimli
kitabında babasının kendi terbiyeleri üzerinde itinâ ile durmasını şu
sözleriyle ifâde ediyor. Bu ifâdeler aynı zamanda pâdişâhın haremde kızları ile
olan ilgi ve alâkası için de güzel bir nümûne teşkil etmektedir.
“Babam
işleri hafif olduğu zaman, haremlerinden ve kızlarından kimi isterse haber
gönderip çağırtır, onlarla görüşürdü. Gerek haremlerinin, gerekse kızlarının
resmî işlere karışmasını asla istemezdi. Terbiyemiz hususuna pek dikkat ederdi.
En küçük kusurlarımızı dahi hoş görmez, kendisiyle yüz göz etmezdi. Bir
kusurumuzu gördüğü, hissettiği zaman bizlere bir şey söylemez, analarımıza
haber gönderirdi. Huzurunda ne suretle konuşacağımızı, nasıl hareket
edeceğimizi biz de pek iyi bilirdik.
Çok
sâde giyinmemizi isterdi. Cicili bicili şeyler giymemizi istemezdi.
Yakalarımız hafif açık olabilirdi. Fakat kollarımız tamâmiyle kapalı idi. El işaretleriyle, yüksek sesle konuşmamızı istemezdi. Dâima sakin ve nâzik hareketli olmamıza dikkat ederdi. Büyüklerimize, annelerimize, kardeşlerimize, dâima saygılı davranmamızı, önlerine geçmeyip sıramızı muhafaza etmemizi ister, şımarıklıktan hiç hoşlanmazdı.
Yakalarımız hafif açık olabilirdi. Fakat kollarımız tamâmiyle kapalı idi. El işaretleriyle, yüksek sesle konuşmamızı istemezdi. Dâima sakin ve nâzik hareketli olmamıza dikkat ederdi. Büyüklerimize, annelerimize, kardeşlerimize, dâima saygılı davranmamızı, önlerine geçmeyip sıramızı muhafaza etmemizi ister, şımarıklıktan hiç hoşlanmazdı.
Kimseye
“Sen” diye hitap etmediği gibi, câriyelerine bile “Getiriniz” ve “Götürünüz”
gibi nazikâne şekilde emir verirdi. Bizlere ya “Kızım” veya “Sultan” diye hitâb
ederdi. Kadınlarına da pek saygılı muamelede bulunurdu. “Başkadın” yahut “Baş
ikbâl” şeklinde haber gönderir ve çağırırdı.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder