Sayfalar

12 Temmuz 2013 Cuma

OSMANLI'DA CÜLÛS TÖRENİ




Cülus Arapça bir kelime olup “oturmak” manasındadır. Osmanlı’da bir padişahın vefat etmesi ve ya tahttan indirilmesi neticesinde yeni padişahın tahta çıkma törenine verilen isimdir. Bir manada şehzadenin padişah olma merasimidir.  Cülus Merasimi Topkapı Sarayı Bâbû’s Saade önünde yapılan en mühim ve görkemli törendir. Osmanlı’nın idare merkezi sayılan bu baba ocağında Sultan II. Bayezıd’ın 1481 yılındaki cülusundan, Sultan Vahideddin’nin 4 Temmuz 1918’deki cülusuna kadar cülus merasimleri burada yapılmıştır. Yalnızca Sultan V. Murad, Sultan II. Abdülhamid ve Sultan Reşad’ın cülus merasimleri istisnai durumlar söz konusu olduğundan başka  yerlerde yapılmıştır.

Cülus merasimi öncesinde vefat eden padişahın cesedi yeni padişaha gösterilerek eninde sonunda akıbetinin ne olacağı hatırlatılırdı. Sultan Vahideddin’in ağabeyi Mehmed Reşad’ın naaşını gördüğünde “Meğer saltanat ile teneşir arası ne kadar kısa imiş” dediği rivayet edilir.
18. Yüzyılın ortalarına kadar cülus merasiminin ilk kuralı Hırka-i Saadet dairesinde gerçekleşirdi. Tahta geçecek olan şehzade bir tarafında Darü’s Saade ağası, diğer tarafında silahdar ağa eşliğinde bu daireye götürülür ve saltanat alametlerinden olan Yusufi Sarık yani Yavuz Sultan Selim’in Mısır’dan getirdiği Hz. Yusuf’un sarığı şehzadenin başına giydirilirdi. Burada Şeyhü’l-İslam ve dahi diğer devlet adamları yeni padişaha biat ettikten sonra iki rekât namaz kılınır ve ardından Bâbü’s Saade önüne çıkılırdı. Burada yeni padişah dualarla eşliğinde tahta doğru yürürken “Aleyke Avnullan”(Allah’ın yardımı seninle olsun) diye halk tarafından dua edilirdi. Altın tahta oturan padişah “Maşallah” dedikten sonra “Mağrur olma padişahım senden büyük Allah var” diye bir görevli tarafından adet üzere uyarılırdı. Daha sonra ise yeni padişah tebrikleri kabul eder ve “Padişahın Devletinle Bin Yaşa” nidaları yükselirdi. Padişah ayağa kalkıp halkı selamladıktan sonra sadrazam el etek öper ve bağlılık belirtirdi.

Cülus ve alkışlardan sonra Mehter Marşı çalmaya başlardı. Daha sonra padişah kendinden evvelki padişahın cenaze namazını kılar ve Enderun’a dönerdi. Böylece ölen padişahın cenaze merasimi ile yeni padişahın cülus meresimi aynı gün yapılmış olurdu. Bir padişahın kabre girmesinin diğerinin ise tahta çıkmasının aynı gün yapılıyor olmasının asıl sebebi ise “yeni padişahın fani ömrünü Devlet-i Ali Osmaniye’ye hizmetle geçirmesi” mesajının verilmek istenmesiydi.

Cülus merasiminin son geleneği ise merasimin bitiminin ardından Kapıkulu askerlerine Cülus Bahşişi yani (Cülusiye) dağıtılmasıydı. Yeni padişahın emri ile bahşişin dağıtılmasının ardından merasim sona erer ve padişah artık görevine başlamış olurdu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder