PADİŞAHIM ÇOK YAŞA !!!
Osmanlı devlet geleneğinde hemen her padişaha
uygulanan ve devlet törenlerinde dönemin padişahına dua niyetinde söylenen
“Padişahım Çok Yaşa” sözü, asli manası incelenmediğinden, belki de yeterince
önemsenmediğinden dolayı genç nesillere yanlış aktarılmış, akıllara yanlış
kazınmıştır.
Osmanlı devlet törenlerinde uygulanan ve teşrifat geleneklerinden biri sayılan padişah ve vezirler için söylenen güzel söz ve “Padişahım Çok Yaşa” nidaları, şimdilerde ise yerini el çırpmaya yani alkışa bırakmıştır. Uygulandığı dönemlerde ise hükümdara bir dalkavukluk, yalakalık değil halk tarafından sen yaşa, sen yaşa ki devlet yaşasın, ülke yaşasın, millet yaşasın anlamına gelmekteydi. Devletin sağ olması milletin sağ olması, refah içinde yaşamak demekti. Bu sebeple padişahın bizzat iştirak ettiği törenlerde hep bir ağızdan söylenir, dualar ile devletin, milletin sağ olması niyaz edilirdi.
Şimdilerde Sultan Abdülhamid Han’ın bazı
merasim resimlerinde ve diğer iki padişahın görüntülerinde görebildiğimiz
ancak, Osmanlı padişahlarının hemen hepsinin katıldığı merasimlerde halk
tarafından söylenen bu sözlerin çıkış aşaması şu şekilde olurdu;
Osmanlı Padişah bir merasim için tahtına
oturduğunda veya atına bindiğinde yahut camiye gittiğinde ya da kutlamaları
kabul ederken orada hazır bulunan alkış çavuşları, teşrifatçı başının
işaretiyle: hep bir ağızdan;
-Padişahım çok yaşa!
-Ömr-ü devletinle bin yaşa!
-Aleyke avnullah! (Allah’ın yardımı seninle olsun)
-Devletinle bin yaşa!
-Mâşallah!
-Padişahım çok yaşa!
-Ömr-ü devletinle bin yaşa!
-Aleyke avnullah! (Allah’ın yardımı seninle olsun)
-Devletinle bin yaşa!
-Mâşallah!
derler ve tam bu nidalar sona erdiği andan bir nidacı Padişahı uyarma
mahiyetinde olan -Mağrur olma padişahım senden büyük ALLAH var! Diye bağırırdı.
Son olarak Alkışçıbaşının, “Hareket-i hümâyun padişahım, devletinle bin yaşa!” diye bağırmasının ardından padişah ayağa kalkar; yüksek rütbeli devlet büyüklerinin (sadrazam ve paşaların) ve İstanbul kadısının tebriklerini ayakta kabul eder akabinde Alkışçıbaşının tekrar “İstirâhât-ı hümâyun padişahım, devletinle bin yaşa!” diye bağırması ile oturur ve diğer küçük rütbeli devlet çalışanlarının tebriklerini kabul ederdi.
Son olarak Alkışçıbaşının, “Hareket-i hümâyun padişahım, devletinle bin yaşa!” diye bağırmasının ardından padişah ayağa kalkar; yüksek rütbeli devlet büyüklerinin (sadrazam ve paşaların) ve İstanbul kadısının tebriklerini ayakta kabul eder akabinde Alkışçıbaşının tekrar “İstirâhât-ı hümâyun padişahım, devletinle bin yaşa!” diye bağırması ile oturur ve diğer küçük rütbeli devlet çalışanlarının tebriklerini kabul ederdi.
Alkış, padişaha yapılan bir dua olduğu kadar
aynı zamanda bir uyarı unsuru da taşımaktaydı: ”Mağrur Olma Padişahım Senden büyük Allah var!”
diyerek ince bir tehdit ve sende bizler gibi Allah’ın kulusun yarın ölecek ve
bizler gibi ilahi adalette hesap vereceksin. Bunu unutma ve tahtta otururken sakın ola
gururlanma” demekti.
PADİŞAHIM ÇOK YAŞA !!!
ÖMRÜ DEVLETİNLE
BİN YAŞA !!
MEKANINIZ CENNET OLA..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder