Fena bir yok
oluşa doğru sürüklendiğine bile kör kalmış halde insanlık.
Üzerinde yaşadığımız yeryüzünde hayatı
kolaylaştırmak ve insanoğlunu mutlu etmek adına her geçen gün yeni icatlar ve
keşifler oluyor. Yemeden içmeye, barınmadan giyinmeye kadar birçok konuda
insanoğlu gün geçtikçe daha kolay yaşıyor, daha az vakit harcıyor. Geçmişte
günlerce uğraşılıp yapılamayan nice işler şimdilerde saniyelerle yapılabiliyor.
Yemek, içmek, giyinmek, barınmak, eğlenmek ve
sosyalleşmenin bu kadar abartıldığı, teknolojinin had safhaya ulaştığı, her
vaziyetin kolaylaştırıldığı bir toplumda mutlu olması gereken insanoğlu; hep
vakitsiz, hep mutsuz, hep umutsuz, hep şikâyetçi, hep bedbaht. Büyüklere saygı
yok, küçüklere sevgi yok, sabretmek aptallık, iyilik saflık adını almış.
“Her işin başında bulunan kişiye, yaptığı veya
yönettiği iş emanettir.” Kaidesi çok gerilerde kalmış,
emanete hıyanet marifet sayılıyor. İşler ehil olmayana
veriliyor, mühendisin yaptığı kaldırım ikinci gün sökülüyor, devlet daireleri
yan gelip yatma yeri, en ufak bir vaziyette eyleme gidilip iş bırakılıyor,
eylem yapma adına kimse fazladan çalışayım demiyor, liyakatli olmak boş artık,
tanıdıkla iş görülüyor, adam ayırılıyor, adam kayırılıyor, haram yeniliyor. Fakir
fukaranın-garip gurabanın halinden habersiz; fakirin çocuğu için bulamadığı sütü
zengin köpeğine veriyor. İnsan, kadın, çocuk ve artık ne yazık ki din
sömürülüyor. Birileri daha mesut yaşasın diye diğerlerinin imhası savunuluyor.
Eğitim had safhaya ulaşmış, bir değil iki üniversite
bitiriliyor, aileler tüm gelirlerini evlatlarının eğitimine harcıyor, her yerde
üniversite, her yer kitap, herkes ehil, herkes eleştirmen, insanlar eğitimini
tüketmiş okuyandan çok yazar var. Ancak yine aynı herkes; saygısızlıktan, cahillikten, edepsizlikten
şikâyetçi. Bu denli tezatların bir arada yaşandığı başka bir çağ varmıydı?
bilemem ama fena bir yok oluşa doğru sürüklendiğine bile kör kalmış halde
insanlık.
Sabah kalkılıyor,
işe gidiliyor, akşam geliniyor, dizi izleniyor, nete giriliyor,
arkadaşlıklar paylaşımlar, sevgi gösterileri ve ibadetler buradan yapıldıktan
sonra uyunuyor sonra sabah tekrar kalkılıyor, işe gidiliyor, hafta sonu bir
arkadaşla dışarı çıkılıyor ve sosyalleşiliyor. 1+1 evler çoğalmış, yastıklar ikiye ayrılmış, anne,
baba, evlat ayrı odada sanal dünyaya dalmış, dar mekânlarda mutlu olunması için
üretilen onca konfor insanoğlunun yalnızlığına seyirci kalmakta. Vaziyete bu
açıdan bakıldığında anlaşılıyor ki “insanoğlu özgürlük için sarfettiği çaba
sayesinde bir hayli zararda”
Aslında çoğumuz bize dikte ettirilen aptalca
şeylerle ömrümüzü tüketiyoruz. Özgürlük naraları atarken kendi kedimizi
köleleştiriyoruz. Ve ya bizi
köleleştirmelerine müsaade ediyoruz. İnsanın sosyal varlık olduğunu dokunarak,
bakışarak, güvenerek, konuşarak, severek yaşayabildiğini unutuyoruz. “yaşadığımızı
sanıyoruz ama bizler ölü ruhumuzun hamallığını yapıyoruz”..
İnsanoğlu artık insanca yaşayabilmeli….
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder