Sayfalar

17 Nisan 2013 Çarşamba






                        Fena bir yok oluşa doğru sürüklendiğine bile kör kalmış halde insanlık.



Üzerinde yaşadığımız yeryüzünde hayatı kolaylaştırmak ve insanoğlunu mutlu etmek adına her geçen gün yeni icatlar ve keşifler oluyor. Yemeden içmeye, barınmadan giyinmeye kadar birçok konuda insanoğlu gün geçtikçe daha kolay yaşıyor, daha az vakit harcıyor. Geçmişte günlerce uğraşılıp yapılamayan nice işler şimdilerde saniyelerle yapılabiliyor.

Yemek, içmek, giyinmek, barınmak, eğlenmek ve sosyalleşmenin bu kadar abartıldığı, teknolojinin had safhaya ulaştığı, her vaziyetin kolaylaştırıldığı bir toplumda mutlu olması gereken insanoğlu; hep vakitsiz, hep mutsuz, hep umutsuz, hep şikâyetçi, hep bedbaht. Büyüklere saygı yok, küçüklere sevgi yok, sabretmek aptallık, iyilik saflık adını almış.

Her işin başında bulunan kişiye, yaptığı veya yönettiği iş emanettir.” Kaidesi çok gerilerde kalmış, emanete hıyanet marifet sayılıyor. İşler ehil olmayana veriliyor, mühendisin yaptığı kaldırım ikinci gün sökülüyor, devlet daireleri yan gelip yatma yeri, en ufak bir vaziyette eyleme gidilip iş bırakılıyor, eylem yapma adına kimse fazladan çalışayım demiyor, liyakatli olmak boş artık, tanıdıkla iş görülüyor, adam ayırılıyor, adam kayırılıyor, haram yeniliyor. Fakir fukaranın-garip gurabanın halinden habersiz; fakirin çocuğu için bulamadığı sütü zengin köpeğine veriyor. İnsan, kadın, çocuk ve artık ne yazık ki din sömürülüyor. Birileri daha mesut yaşasın diye diğerlerinin imhası savunuluyor.

Eğitim had safhaya ulaşmış, bir değil iki üniversite bitiriliyor, aileler tüm gelirlerini evlatlarının eğitimine harcıyor, her yerde üniversite, her yer kitap, herkes ehil, herkes eleştirmen, insanlar eğitimini tüketmiş okuyandan çok yazar var. Ancak yine aynı herkes;  saygısızlıktan, cahillikten, edepsizlikten şikâyetçi. Bu denli tezatların bir arada yaşandığı başka bir çağ varmıydı? bilemem ama fena bir yok oluşa doğru sürüklendiğine bile kör kalmış halde insanlık.

Sabah kalkılıyor,  işe gidiliyor, akşam geliniyor, dizi izleniyor, nete giriliyor, arkadaşlıklar paylaşımlar, sevgi gösterileri ve ibadetler buradan yapıldıktan sonra uyunuyor sonra sabah tekrar kalkılıyor, işe gidiliyor, hafta sonu bir arkadaşla dışarı çıkılıyor ve sosyalleşiliyor.  1+1 evler çoğalmış, yastıklar ikiye ayrılmış, anne, baba, evlat ayrı odada sanal dünyaya dalmış, dar mekânlarda mutlu olunması için üretilen onca konfor insanoğlunun yalnızlığına seyirci kalmakta. Vaziyete bu açıdan bakıldığında anlaşılıyor ki “insanoğlu özgürlük için sarfettiği çaba sayesinde bir hayli zararda”

Aslında çoğumuz bize dikte ettirilen aptalca şeylerle ömrümüzü tüketiyoruz. Özgürlük naraları atarken kendi kedimizi köleleştiriyoruz.  Ve ya bizi köleleştirmelerine müsaade ediyoruz. İnsanın sosyal varlık olduğunu dokunarak, bakışarak, güvenerek, konuşarak, severek yaşayabildiğini unutuyoruz. “yaşadığımızı sanıyoruz ama bizler ölü ruhumuzun hamallığını yapıyoruz”..

İnsanoğlu artık insanca yaşayabilmeli….

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder