Sayfalar

9 Nisan 2013 Salı

OSMANLI ARMASI






                       
Yeryüzünde hiçbir armaya nasip olmayacak bir yaygınlığa ulaşan Osmanlı armasının üzerindeki semboller hemen her dönemde geliştirilmiş, yenileri eklenmiş ve bu yenilikler de halk tarafından sevilip benimsenmiştir. Bu arma, Osmanlı insanının gönlünü fethetmiş, nabzını tutmayı başarmış, toplumun duygu ve özlemlerini yansıtmıştır.

Peki, Osmanlı Devlet gücünü ve adaletini sembolize etmeyi başaran bu arma ilk olarak nasıl ortaya çıkarılmış ve nasıl geliştirilmiştir. Söylendiği gibi bu armada Osmanlı Devleti’nin ve zekâsının etkisi yok mudur? Tamamıyla İngiltere tarafından mı bizlere hediye edilmiştir.

ARMANIN ORTAYA ÇIKIŞI VE GELİŞİM SÜRECİ;

 Osmanlıların ilk devlet arması, sultanların nişan ve alameti olan tuğralar­dı. Avrupa devletlerinde on dördüncü yüzyıldan itibaren devlet sembolü olarak arma kullanılmakta iken Osmanlı bayrak ve sancaklarında yer alan tek ve üç hilâl sembolü ile tuğralar dışında devleti temsil eden herhangi bir alamet mevcut değildi.

Tam olarak ne zamandan beri kullanıldığı bilinmeyen, fakat Sultan II. Bayezid döneminden itibaren kullanıldığı tahmin edilen Yeniçeri orta ni­şanlarını Osmanlı’daki en yaygın arma grubu olarak kabul etmek gerekmek­tedir. Batıda kralların, şövalyelerin, asilzadelerin ve zenginlerin ailelerce kullandığı arma Osmanlı'da sultan, kapıkulu ocakları ve tarikatlarca kullanılı­yordu.


ARMANIN İLK ÖRNEĞİ; 

Sultan III. Ahmed’in saltanat yıllarında Osmanlı’nın ilk matbaasını kurmuş olan İbrahim Müteferrika’nın çizip Sadrazam İbrahim Paşa’ya sunduğu bir haritada Osmanlı armasının Batı üslupta yapılan ilk şeklini açıkça görmekteyiz. Harita dikkatli incelendiğinde hari­tanın sağ alt köşesinde "Benim Devletlu Efendim eğer fermanınız olursa da­ha büyükleri yapılır, sene 1132 (1720)" notu bulunmaktadır.


İbrahim Müteferrika’nın çizmiş olduğu Marmara Haritası’nın sol üst köşesinde bulunan armanın görünümü tıpkı batılı örnekleri gibidir. Üzerine yukarıya doğru bakan bir hilâl çizili arma kalkanının çevresinde, mızraklar, flamalar, irili ufaklı toplar, bunların altında ok ve yay, zurna görülmektedir. Armanın et­rafında ki 12 adet top namlusunun belirgin bir şekilde çizilmesi ise o dönem Osmanlısında humbaracı ocağındaki yenileşme çalışmalarının yansıması gibi anlaşılmaktadır.

İbrahim Müteferrika’nın Marmara Haritası üzerine neden arma çizdiği tam olarak belli değildir ancak armanın bu dönemde yapılmış olması bizlere Osmanlı Arması’nın İngilizler tarafından değil bizzat Türkler tarafından yapıldığına delil niteliğindedir.

Bu gün Topkapı Sarayı Müzesi’nde bulunan ve Sultan III. Selim zamanında basılmış olan Fenn-i Harb isimli bir kitabın başlangıç sayfasında bu armayı andıran bir şekil bulunmaktadır.  Bunun haricinde yine III. Selim’in ay-yıldızlı ve tuğralı mührü yine bu armanın gelişim sürecine örnek niteliğindedir. Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde ki tarihi olmayan bir belgeden de anlaşılacağı üzere ay-yıldız, hilal ve tuğra o yıllardan itibaren devletin sembolü olarak kullanılmaya başlanmıştır. Bunun sonrasında ise Sultan II. Mahmud dönemine ait bir fermanda Tuğra, Ay-yıldız ve Arma üçlüsünü bir arada görmekteyiz.



Osmanlı armasının son şeklini almasında önemli etkileri görülen Tanzi­mat Madalyası, 1850 senesinde 1839 Gülhane Hatt-ı Hümayunu'nun hatırası­nı yaşatmak amacıyla Belçikalı tanınmış sanatçı Hart'a ısmarlanmıştır. Belçikalı sanatçı elindeki mevcut örnekler ile kısa sürede devlet tarafından oldukça beğenilen bir madalya hazırlamıştır.

Madalyanın kısaca sembolleri şöyledir; ön yüzünde, en üstte güneş ışınları arasında Abdülmecid'in tuğrası, altta, ortada üzeri on iki yıldızlı altı şualı kalkan ve kalkan üzerinde bir serpuş, kalkanın sağında batı tarzı bir zırh, top ve top gülleleleri, tuğ, sancak, mızraklar, kılıç, balta, tüfek ve ok bulunmaktadır. Sol yanda bereket boynuzu ve boynuzdan çıkan meyve, çiçek ve başaklar, onun üst tarafında bir asa, Hellen mitlojisinin haberci tanrısı Hermes'e ait bir işaret olan Kadüse, terazi, tanzimat fermanı yer almaktadır. Fermanın üzerinde Fransız­ca Tanzimat, Reşid ve Âli isimleri yazılmış, bu fermana bağlı iki mühüre Sul­tan Abdülmecid'in tuğrası konulmuştur.

Kalkanın tam ortasına Osman Gazi'nin, sancağın üzerine Sultan II. Meh- med'in (Fatih), topun üzerine Kanuni Sultan Süleyman'ın, zırhın üzerine II. Mahmud'un, kalkanın altına Köprülü'nün adları yazılmıştır. Madalyanın kenarlarında Tanzimat ile gelen yenilikler Fransızca olarak belirtilmiş ve "Her­kese Eşit Adalet", "Yaygın Eğitim", "Barış Sanatlarının Desteklenmesi", "Azın­lıkların Haklarının Korunması", "İmparatorluğun Saygınlığının Yüceltilmesi", "Güçsüzün Korunması" slogan halinde konulmuştur. En alta Fransızca "Abdülmecit Tarafından Osmanlı İmparatorluğu’nun İhyası" yazısı konulmuş­tur.

Tanzimat Madalyası'nın arka yüzünde sağlam ve kadim bir devleti temsil eden kabaran dalgalar üzerinde yükselen bir kale ve kalenin üzerinde cami kubbesi, minareler ve çok şualı bir ayyıldızın yer aldığı dalgalanan bir san­cak bulunmaktadır. Resmin üzerinde, kenar boyunca Fransızca olarak "İm­paratorluk Varolacak, Tanrı İstiyor" sloganı yer almıştır. En alta 1850 tarihi yazılmıştır.

Tanzimat Madalyası'nı Osmanlı Arması'nın en etkili görsel kaynaklarından biri olarak kabul etmek gerekmektedir. Bereket boynuzu ve terazi sembol­leri ise bir Osmanlı armasında ilk defa yer almaktadır.


OSMANLI ARMASINA SON ŞEKLİNİN VERİLMESİ;

Tanzimat madalyasının hazırlanmasının ardından Osmanlı Arması gelişmesini devam ettirir. 4 Ekim 1853 -30 Mart 1856 tarihleri arasında yapılan Osmanlı ile Rusya arasındaki Kırım Savaşı sırasında, Fransa Sultan Abdülmecid'e “Legion” nişanı verir. O dönemde yaygınlaşmaya başlayan nişan verme Osmanlı Devleti ile yakın ilişkiler kurmak isteyen İngiltere'yi harekete geçirir. İngiltere Kraliçesi Victoria, Fransa'nın Osmanlı’ya verdiği nişana karşılık Kasım 1856'da özel hazırlattığı “Dizbağı Nişanı”nı Osmanlı Sultanı'na sunar.

İlk olarak 1346 yılında Kral III. Edward tarafından ortaya çıkarılan “Dizbağı Nişanı”nın geleneğinde ki uygulamaya göre; Nişanı alan kişi, hükümdar ve ya devlet armaları Londra'da Windsor Sarayı'nda bulunan Saint George Kilisesi'nin duvarına asılmalıdır. O güne dek verilen ve dahi alınan armalar eksiksiz olarak buraya asılmıştır. Ancak burada Osmanlı Padişahı'nın arması bulunmamaktadır. Bunun üzerine Kraliçe Victoria, Prens Charles Young ismindeki arma uzmanını Osmanlı için arma tasarlamak üzere görevlendirir. İstanbul'a gelerek araştırmalarda bulunan Young'a, Etyen Pizani isminde bir tercüman yardımcı olur.

İstanbul’a gelen İngiliz tasarımcı, Osmanlı devlet sistemi, hukuk anlayışı ve askeri teşkilatı hakkında geniş malumat topladıktan ve önceki örnekleri gördükten sonra sonra ülkesine gider. Armayı hazırlamaya başlar. Elinde mevcut örnek bulunduğu için işi çokta zor değildir. Young'a, Etyen Pizani padişahlık alameti olan saltanat kavuğunu, sorgucu, ay-yıldızlı sancağı ve tuğrayı ön plana çıkararak bir arma hazırlar. Bu armanın hazırlanması bir yıl sürer. Bir yıl sonra İstanbul’a gönderilen armayı Osmanlı Sultanı Abdülmecid çok beğenir.

İstanbul’a gelen Osmanlı Devleti arması padişah tarafından kabul görmesinin akabinde İngiltere’ye geri gönderilir. Gelenek olduğu üzere İngiltere'nin Saint George Kilisesi'ndeki yerini alır. Sultan Abdülmecid’den on beş yıl sonra tahta geçen Sultan II. Abdülhamid döneminde arma üzerinde bazı değişiklikler yapılır. Padişah tarafından terazi ve silahlar eklenerek arma 1882 yılında son şekline kavuşur.




1- Tuğranın etrafındaki güneş motifi,
padişahın güneşe benzetilmesinden ileri gelir

2- II. Abdülhamid'in
tuğrası

3- Sorguçlu serpuş: Osman Gazi’yi ve tahtı temsil eder

4-
Yeşil Hilafet sancağı

5- Süngülü tüfek: Nizam-ı Ceditle birlikte Osmanlı
ordusunun asıl silahı olmuştur

6- Çift taraflı teber

7- Toplu
tabanca

8- Terazi: şeşper ve asaya asılıdır, adaleti temsil eder.

9- (Üstte) Kuran-ı Kerim. (Altta) Kanunnameler.

10- Nişan-ı al-i
imtiyaz: Devlet adına faydalı işlerde bulunmuş ilim adamları, idareci ve
askerlere veriliyordu.

11- Nişan-ı Osmani: Sultan Abdülaziz Han
tarafından 1862'de ihdas edilmiş olup, devlet hizmetinde üstün başarı
sağlayanlara verilirdi.

12- Asa ve şeşper

13- Çapa, Osmanlı
denizciliğini temsil eder.

14- Bereket boynuzu

15- Nişan-ı
iftihar

16- Yay

17- Mecidi nişanı

18- Borazan, modern
mızıka takımının kullandığı çalgı aletidir

19- Şefkat nişanı, 1878'de
II. Abdülhamid Han tarafından ihdas edilmiş olup; savaş zamanında, büyük
afetlerde devlete, millete hizmet eden kadınlara verilirdi.

20- Top
gülleleri (Bazı armalarda bulunmuyor.)

21- Kılıç

22- Top, topçu
ocaklarını temsil eder.

23- El siperlikli tören kılıcı: bu kılıç klasik
Türk kılıcı olmayıp, o devirdeki subaylar tarafından kullanılırdı.

24-
Mızrak.

25- Çift taraflı teber, orduda üst düzey görevliler tarafından
üstünlük sembolü olarak kullanılmıştır.

26- Tek taraflı teber (balta)

27- Bayrak

28- Osmanlı sancağı

29- Mızrak: Son dönem
mızraklı süvari alaylarını remzeder

30- Kalkan, Ortasında stilize
edilmiş bir güneş motifi var. 12 yıldız: Rivayete göre bu 12 yıldız 12 burcu
temsil eder. Güneş bu burçlar üzerinde hareket eder 
 

1 yorum:

  1. Makaleniz harika teşekkürler bu bağlantıda kabartma kabartma poliüretan osmanlı arması üretimimiz vardır http://www.poliuretankartonpiyer.com/poluretan-pano-ve-aynalik-modelleri-ayna-cerceveleri.html iyi çalışmalar.

    YanıtlaSil