BEDBAHT SULTANLARIN, TALİHSİZ DAMATLARIN YALISI
Muazzam havası, eşsiz güzelliği ile görenleri
büyüleyen İstanbul Boğazı’nda, ilk bakışta göze çarpan ve insanı kendine hayran
bırakan onlarca yalı ve saray var. Bunlardan bazılarının tarihi serüvenini
bilir bazılarını ise yalnızca görmekle yetiniriz.
Adını Fatih Sultan Mehmed döneminde Osmanlı
Donanmasının başında bulunan ve İstanbul’un fethinde büyük önem arz eden gemileri
burada hazırlamış olan Kaptan-ı Derya Baltacıoğlu Süleyman Bey’den alan ve
günümüzde Baltalamanı olarak bilinen sahil semtindeki saray ise bu saraylardan
yalnızca bir tanesidir.
Şimdilerde
İstanbul Üniversitesi Sosyal Tesisleri, bir kısmı ise Baltalimanı Kemik
Hastahanesi olarak kullanılan bu yapı,
asilliği, mimari yapısı ve sadeliği ile görenleri mest ederek her daim
tarihi konumu merak edilen bir saray haline gelmiştir. Ancak iki hanım sultanın
ve dört hanedan damadının hazin sonlarına sahne olan bu sarayın hayat
sahnesindeki rolü o kadar da parlak değildir.
Emsallerine nazaran biraz hüzünlü ve elim bir
geçmişe sahip olan bu sahil sarayı; 1840’lı yıllarda Tanzimat döneminin meşhur
devlet adamlarından Mustafa Reşit Paşa tarafından, o dönemlerin en meşhur mimarı
konumunda olan Serkis Balyan’a yaptırılmıştır. Yapımından sonra saray, Mustafa
Reşit Paşa Sarayı ve ya Sahil Sarayı olarak anılmıştır.
Yapımından on dört yıl sonra dönemin padişahı
Sultan Abdülmecid, kızı Fatma Sultan’ı Reşit Paşa’nın oğlu Ali Galip Paşa ile
evlendirince padişah, sarayı Mustafa Reşit Paşa’dan satın alıp yeni evli çifte
tahsis eder.
14 yıl boyunca sade bir yaşam sürülen sarayda
elim hadiseler, biri 14 diğeri 25 yaşındaki yeni evli çiftin saraya
yerleşmesiyle ardı ardına vuku bulmaya başlar.
Fatma Sultan ile Ali Galip Paşa’nın
evliliklerinin dokuzuncu ayında Cemile ismini verdikleri bir kızları dünyaya
gelir. Fakat yeni doğan bebek birkaç gün yaşadıktan sonra yüksek ateş sebebiyle
hayatını kaybeder. Evlatlarını yitirdikten sonra genç çift tam kendilerini
toparladıkları vakitlerde, Ali Galip Paşa 1858 senesinde bir gece kayıkla Dolma
Bahçe Sarayı’ndaki bir devlet toplantısından sarayına döndüğü sırada kötü hava
muhalefeti sonucu uşağı ile birlikte denize düşerek kaybolur. Birkaç gün sonra
ise paşa ve sadık hizmetkârının cesetleri birbirlerine sarılmış bir vaziyette
boğazın uzak bir yerinde bulunur.
Dul kalan Fatma Sultan bir yıl sonra başka
bir paşa ile evlenir. Fakat Abdülmecid ölmüş yerine ağabeyi II. Abdülhamid
tahta geçmiştir. Abdülhamid, Fatma Sultan’ın yeni kocası Mehmed Nuri Paşa’yı,
Abdülaziz’in tahttan indirilmesi ve öldürülmesi olayına karıştığı gerekçesi ile
tutuklattı. Mehmed Nuri Paşa Yıldız Sarayı’nda kurulan mahkemede yargılanıp
idama mahkûm edildi. Ancak Sultan Abdülhamid Han, kardeşinin kocasının idam
cezasını müebbet hapse çevirerek Arabistan’a gönderip diğer mahkûmlarla beraber
Taif Kalesi’ndeki zindana kapattırdı. Fatma Sultan da ağabeyi Abdülhamid’in
emri ile paşayı boşadı. Fatma Sultan’ın dünyaya gelen üç evladı ardı ardına
hayatını kaybetti. Ve 1884 yılında yaşadığı elim hadiselere dayanamayarak göz
hapsinde tutulduğu yalıda, 44 yaşında vefat etti. Mehmed Nuri Paşa ise Taif’e
giderken aklını yitirmişti. Esaret altında tutulduğu yıllarda akli dengesi bir
daha yerine gelmedi ve dokuz yıllık hapis hayatından sonra, 1890 senesinde
hayatını kaybetti.
Böylece bu saraya damat olarak gelen ikinci
paşanın da akıbeti felaketle neticelenmişti.
Fatma Sultan’ın ölümünün ardından hazineye
kalan saray, bu defa başka bir hanedan mensubu hanım sultana, Fatma Sultan’ın
kızkardeşi, Abdülmecid’in diğer kızı Mediha Sultan’a tahsis edildi. Güzelliği ile
meşhur Mediha Sultan, 1879 yılında Paris Sefareti Kâtibi olan Sami Paşazade
Necip Bey ile evlendirildi. Bu evlilikten sonra Sahil Sarayı’nda yaşamaya
başlayan çiftin Abdurrahman ismini verdikleri bir oğulları dünyaya geldi. Fakat
yalı içinde yaşayanlara elim hadiseler yaşatmaya devam ediyordu. Çiftin
mutlulukları evliliklerinin altıncı yılında Damat Necip Paşa’nın tifoya
yakalanıp hayatını kaybetmesiyle son buldu. Yalı 1885 yılında bir damadın daha
ölümüne ev sahipliği yapıyordu.
Mediha Sultan eşinin ölümünden bir yıl sonra
genç bir diplomat olan Mehmed Ferid ile evlenmek istedi. Sultanın istediği
olmuş ve tarihe Damat Ferid ismiyle fakat hiç hoş olmayan bir şekilde nam
salacak Mehmed Ferid, artık saraya damat olmuştu. Yeni damat saray tarafından
hemen paşa yapıldı.
Yalı bu kez gösteriş düşkünü Damat Ferit Paşa’nın
müzikli davetlerine, yemeklere ve balolara tanık oluyordu. İstanbul halkı
tarafından günlerce konuşulan bu toplantılara Damat Ferid Paşa smokinle
katılıyor ve Mediha Sultan'ı da açık giysiler ve tuvaletlerle bu toplantılara
katılmaya zorluyordu. Damat Ferid lüks balolarla yalıyı aydınlatıyor ancak
ülkeyi karanlıklara sürüklüyordu.
Damat Mehmet
Ferid Paşa Sultan Vahideddin
döneminde 4 Mart 1919 - 30 Eylül 1919 ve 5 Nisan 1920 - 17 Ekim 1920 tarihleri arasında
toplam bir yıl bir ay on beş gün sadrazamlık yaptı. Mustafa Kemal Paşa önderliğindeki ulusal kurtuluş hareketine muhalefetinden
ötürü savaştan sonra Yüzellilikler listesine alınarak
vatan haini ilan edilince, 1922 yılında İstanbul’un işgalden kurtulmasından
birkaç gün önce karısını ve çocuğunu yanına alarak Avrupa’ya gitti. Sürgünde
bir yılın ardından yakalandığı kansere yenik düşerek 1923 yılında Nice’te öldü.
Sürgünde kocasız ve beş parasız kalan Mediha Sultan, elindeki birkaç mücevheri
ve değerli eşyaların tümünü satarak yaşam mücadelesi verdi. Ve yorgun bedeni
1928 senesinde hayata yenik düştü. Osmanlı sarayında doğan Mediha Sultan,
Fransa’nın İtalya ile sınır kasabası Menton’da sefalet içinde hayatını
kaybetti.
Osmanlı hanedanının 1924 yılındaki
sürgününden sonra Baltalimanı’ndaki boş kalan saraya devlet el koydu ve Damat
Ferit Paşa’nın zengin kütüphanesi dahil olmak üzere tüm değerli eşyalar mezatta
satıldı. Bina önce Balıkçılık Enstitüsü yapıldı, daha
sonra harem kısmı Kemik Hastalıkları Hastahanesi, selamlığı ise İstanbul Üniversitesi'nin
sosyal tesisi oldu.
Vaktiyle iki sultan ve dört damat gibi içerisindeki
misafirlere pek hayır getirmeyen ancak şimdilerde şifa evi olan Baltalimanı
Sahil Sarayı’nın öyküsü işte böyle.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder