25 Nisan 2013 Perşembe








                                         SAHİ NEYDİ ÇANAKKALE




Heryıl Çanakkale Savaşı’nın

sene-i devriyesinde

yapılan anma törenleriyle

türlü çalgılar,

konuşmalar, gösteriler

ve yürüyüşler eşliğinde

andığımız şehitlerden bir

Kur’ân-ı Kerim Hatm-i Şerîfini  

çok görmek miydi Çanakkale Ruhu dedikleri şey?


Çanakkale Savaşı, Çanakkale Ruhunu anlamak adına yıllarca konuşuldu, yazıldı, seminerler verildi ve akın akın insanlar Çanakkale’ye ziyarete teşvik edildi. Çeşitli belediyeler Mehmedim’e selam sloganlarıyla beldelerindeki halkı hiç ücret taleb etmeden Çanakkale’ye götürdü, yedirdi, içirdi şehitlikleri ziyaret ettirdi. Yalnızca Türkiye’den değil dünyanın sair yerlerinden insanlar akın akın Gelibolu Yarımadası’na gelerek ecdadına dualar etti.
Yapılan programları izlerken, şehitlikler onarılıp abideleştirirken, kâh gözlerimiz doldu, kâh dilimizden dualar süzüldü. Çünkü yıllar yılı adeta bir unutulmuşluk, bir boşvermişlik bir vefasızlık vardı şehitlerimize.
Şimdi bizler Çanakkale’ye gittiğimizde anıt mezarlar karşılar bizleri duygulanır Fatihalar okuruz vatan toprağı için can veren ecdada. Ve belki de mutlu oluruz şimdiye dek yapılmayan anıt mezarlar şimdilerde yapıldı, yapılıyor ve ya yapılacak diye. Güzel şeyler yapıldı elbet, inkâr etmek hak yemek olur.
Ancak yıllar yılı Çanakkale Şehitliklerine yapılan vefasızlık şimdilerde anıt dikmeyle ve çeşitli anma törenleriyle telafi ediliyormuş gibi gösterilse de dikilen anıtların ruhsuzluğu ve kimliksizliği, yapılan törenlerin hiçbir yakışığı olmayan boş zırıltısı Çanakkale Ruhu denilen olayın maalesef hala anlaşılmamış olduğunu açıkça gözler önüne sermektedir.
Ruhsuz ve kimliksiz diyorum çünkü şehitliklerin isimler dışında kimliği yok. Diğer ülkelerin anıt mezarları ile karşılaştırdığımızda aralarında hiçbir fark yok. Kelime-i Tevhid ile can veren şehitler için yapılan şehitliklerde Müslüman olduklarına dair herhangi bir ibare yok. Dışarıdan gelen turistler dahi durumu eleştirirken, bizim idarecilerde hâlâ bilinç yok.
Bugün Avrupa’ya ve ya Amerika’ya gidin ve oradaki mezarlıkları ziyaret edin Hristiyan mezarları ile Çanakkale şehitlikleri arasında hiçbir fark olmadığını açıkça göreceksiniz. Adı şehitlik ancak şehide rastlar bir emare yok.
Hiçbir anlam ifade etmeyen beton yığınlarını bir araya getirmek miydi Çanakkale ruhu dedikleri şey? Yoksa belediyelerin halktan topladıkları vergilerle akın akın insanları oraya götürmek miydi? Mehmedim’e selam diyerek çıkılırken yola, yetkililerin; acaba şehidlerimiz ziyarete gelinsin için mi verdiler canlarını diye, kendi kendilerine sormaları gerekmez miydi? Din uğruna, iman uğruna, hilafet uğruna, devletin bekası uğruna can veren şehidler canlarını bunun için mi vermişlerdi. Din-iman bozulmasın, İslam’ın asırlardır bayraktarlığını yapmış bir milletin iman ahlakı elinden alınmasın diye mukavemet gösterilmemiş miydi düşmana?
Şimdi soruyorum! Osmanlı mezar tarzı üslubunda mezarlar yapılamaz mıydı? Onların mezarlarında dinlerini sembolize eden haç var, bizim şehitlerimizin mezarları da Müslüman mezarlarına benzeyemez miydi? Dikilen anıtlarda Türk-İslam kültürü birlikte anlatılamaz mıydı? Her yıl 19 Mart’ta yapılan törenlerde bir Kur’ân-ı Kerim okutulamaz mıydı? Anzaklar bile her yıl ülkelerinin önde gelen din adamlarını getirip dua ettirirken bizler de AYETLERLE DUALAR EDEMEZMİYDİK DEVLET ERKÂNI OLARAK.
Ne yazık ki; Çanakkale semalarında Allah’ü ekber nidaları ile can veren Mehmetçik şimdilerde Turistlik gezilerle anılıyor. Üç-beş sütun, birkaç cam parçası ile ruhları şad edildi sanılıyor. Gelir-gider, haram-helal kimsenin umurunda değil Mehmetçik bile siyasete alet ediliyor.
Peki, nedir Çanakkale;
Yüzbinlerce insanın şehid olduğu, toprağın altmış yılı aşkın bir süre kan koktuğu, dede, baba, oğul üç kuşağın vatanı korumak için kanının son damlasına kadar savaştığı Çanakkale Savaşları, Türk’ün mukavemetini kırmak isteyen İtilaf Devletleri’ne Türk’ün gücünü kanıtlamış, kendisini öldürmek isteyenlere son anında yaktığı hakikat meşalesiyle cevap vermiştir.
Türk’ün bayrağını yere düşürmemek, minareleri yıktırıp ezanı dindirmemek için yazılan bir kurtuluş destanıdır Çanakkale.
Türk’ün kendisini artık öldü sanan insanlığa verdiği en güzel cevaptır Çanakkale.
İtilaf Devletleri tarafından masa başında toprakları dağıtılan Osmanlı halkının, dirilip ayağa kalkması ile attığı Osmanlı Tokadıdır Çanakkale.
Savaş anında bir milletin dinini-milletini özetlediği ahlak gücüdür Çanakkale.
Umudun sönüp, ufkun karardığı, bir milletin sonbaharı yaşanırken yeşerttiği varoluş baharıdır Çanakkale.
Türk’ü dünyaya kanıtlayan, öldü denildiği anda yeniden dirilebileceğini anlatan, ölüsüyle bile dünyaya nam salan bir varoluş destanıdır Çanakkale;
Gün gelecek şehitlerimiz bunların hesabını elbet soracaktır.
Sormadan sorgulamadan oralara gitmek değil, vatan uğruna can veren şehitlere layık olabilmektir marifet. Çanakkale’yi turistlik gezilere uygun hale getirip ecnebi usulü mezar yapmak değil, İslam ruhu ile şahlanan kahraman askere Müslüman mezarı yapıp, gönüllere oturtabilmektir esas meziyet.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder